Sünnet kelimesinin dînimizde üç mânâsı vardır. Kitâp ve sünnet birlikte söylenince; kitâp, Kur’ân-ı kerîm, sünnet de, hadîs-i şerîfler demektir. Farz ve sünnet denilince; farz, Allahü teâlânın, sünnet ise Peygamber efendimizin emirleri demektir. Sünnet kelimesi yalnız olarak söylenince, İslâmiyyetin tamamı demektir.
(Ümmetimin arasında fitne, fesât yayıldığı zamân, sünnetime sarılana yüz şehît sevâbı vardır) hadîs-i şerîfi, İslâmiyyete uyan kimseye yüz şehît sevâbı vardır demektir.
Bunun için, önce ehl-i sünnete uygun îmân etmek, sonra harâmlardan sakınmak, sonra farzları yapmak, sonra mekrûhlardan sakınmak, sonra müekket sünnetleri, dahâ sonra da müstehabları yapmak lâzımdır. Bu sırada, önce olanı yapmayanın, sonra olanı yapmasının hiç faydası olmaz. Îmânı olmayanın günâhtan sakınması, harâma devâm edenin farzları yapması, âhirette işe yaramaz. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (Benden sonra, ümmetim arasında ayrılıklar olacaktır. O zamânda olanlar, benim sünnetime ve Hulefâ-i râşidînin sünnetine yapışsın! Dinde meydâna çıkan şeylerden uzaklaşsın! Dinde yapılan her yenilik bid’attir. Bid’atlerin hepsi dalâlettir. Dalâlet sâhiplerinin gidecekleri yer, Cehennem ateşidir.)
Bu hadîs-i şerîf, bu ümmette çeşitli ayrılıklar olacağını haber veriyor. Bunlar arasında, Resûlullah efendimizin ve Onun dört halîfesinin yolunda olana sarılınız buyuruluyor.
Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretleri buyuruyor ki: Din işlerinde, câhil ve fâsık olan din adamlarına danışmamalıdır. Dünyâya düşkün olanlarla birlikte bulunmamalıdır. İslamiyyete uymayan, sapık yola kaymış olan bid’at sâhibi ile ve fâsık ile arkadaşlık etmeyiniz! Bid’at sâhibi olan din adamlarının yanlarına yaklaşmayınız! Yahyâ bin Muâz-ı Râzî hazretleri; “Üç kimseden kaçınız. Yanlarına yaklaşmayınız” buyurdu. Bu üç kimse, gâfil, sapık din adamı ve zenginlere yaltakcılık eden hâfız ve dinden haberi olmayan tarîkatçılardır. Din adamı olarak ortaya çıkan bir kimse, Resûlullah efendimizin sünnetine uymazsa yani İslâmiyyete yapışmazsa ondan kaçmalı, yanına yaklaşmamalı, kitâplarını almamalı, okumamalıdır. Onun bulunduğu köyde bile bulunmamalıdır. Ona ufak yakınlık, insanın dînini yıkar. O, din adamı değil, sinsi bir din düşmanıdır. İnsanın dînini, îmânını bozar. Şeytândan dahâ çok zararlıdır. Sözü yaldızlı ve pek tesirli olsa da ve dünyâyı sevmiyor görünse de, yırtıcı hayvanlardan kaçar gibi, ondan kaçmalıdır. Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri buyurdu ki: “İnsanı saâdet-i ebediyyeye kavuşturacak tek bir yol vardır. O da, Resûlullahın izinde bulunmaktır. Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdığı tefsîr kitâplarını okumayan ve hadîs-i şerîflerin gösterdiği yolda olmayan din adamına uymayınız! Çünkü İslâm âlimi, Kur’ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerin gösterdiği yolda olur. Selef-i sâlihîn, doğru yolda idiler. Sâdık idiler. Allahü teâlânın sevgisine, rızâsına kavuşmuşlardı. Onların yolu, Kur’ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerin gösterdiği yol idi. Bu doğru yola sımsıkı sarılmışlardı.”
Resûlullah efendimize uymakta gevşek olanları, Onun ışıklı yolundan ayrılanları din adamı sanmayınız! Onların yaldızlı sözlerine ve ateşli yazılarına aldanmayınız! Yahûdîler, Hristiyanlar ve Budist, Berehmen denilen Hind kâfirleri de, tatlı ve yanık sözlerle, hîleli mantıklarla, kendilerinin doğru yolda olduklarını, insanları iyiliğe, saâdete çağırdıklarını bildiriyorlar...
Netice olarak, her işte, sünnete uymalı, bid’atten sakınmalıdır. Bütün saâdetlerin, kurtuluşun yolu, Resûlullah efendimizin izinde olmaktır. Hak ile bâtılı ayıran alâmet, Resûlullah efendimize uymaktır. Onun dînine uymayan her söz, her yazı ve her iş kıymetsizdir. Abdullah ibni Mubârek hazretlerinin buyurduğu gibi: “Müstehabları yapmakta gevşek davranan, sünnetleri yapamaz. Sünnetleri yapmakta gevşeklik de, farzların yapılmasını zorlaştırır. Farzlarda gevşek davranan da, mârifete, Allahü teâlânın rızâsına kavuşamaz.”
Güncelleme Tarihi
28 Aralık 2024 Cumartesi
Sitemizdeki bilgiler,
bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan,
herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.